Sevgili Doğa Severler,

Doğa Yürüyüşlerimize yaşı ne olursa olsun, inişli çıkışlı açık alanlarda asgari 10 kilometre yürüyebilecek her sağlıklı birey katılabilir. Ancak, herhangi bir sağlık probleminiz varsa, daha önce hiç egzersiz yapmamışsanız veya 40 yaş üzerinde iseniz yürüyüşe başlamadan önce mutlaka sağlık kontrolünden geçmelisiniz.

Doğa Yürüyüşlerimiz Trekking yada Dağcılık disiplin kuralları doğrultusunda gerçekleştirilmekte olup, Piknik yada Kır Gezisi ile karıştırılmamalıdır.

Yürüyüşlerimizde Alkol kullanılması kesinlikle yasaktır. Sigara içilmemesi de tercihimizdir, ancak sağlığınızı bizim sizin kadar önemsememizin mümkün olamayacağından hareketle,  sadece büyük molada ve sigara kullanmayan katılımcıları rahatsız etmeyecek mesafede tütün ürünlerinin kullanılmasına izin verilir. Yürüyüş esnasında yakılan tütün ürünlerinin dumanı, yürüyüşe katılan diğer doğa severleri rahatsız etmektedir. Onların bu haftasonu doğa buluşmasını lütfen dumanımızla kirletmeyelim. Ayrıca yürüyüşler çoğunlukla yangına hassas bölgelerde gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle yangın olasılığına karşı da çok dikkatli olmalıyız. Hiç bir sebeple ardımızda izmarit bırakmamalı, çöpümüzü şehre kadar yanımızda taşımalıyız.

Yürüyüş boyunca rehber geçilmez, artçıdan geri kalınmaz.

Yürüyüşlere gelirken teri emen, vücudu sıkmayan, rahat hareket etmenizi sağlayan giyecekler tercih edin. Tabanı doğa yürüyüşlerindeki araziye dayanıklı ve esnek yürüyüş için uygun spor ayakkabılarını tercih edin. Bileği saran yüksek konçlu ayakkabılar burkulmaları engelleyecektir. Çok büyük veya sıkan ayakkabılardan kaçının. Düztaban sorununuz varsa veya bel, kalça, diz, ayak bileği ile ayaklarınızda problem yaşıyorsanız, öncelikle doktor kontrolünden geçmeli ve gerekirse ayakkabı içine yerleştirilen tabanlıklarla yürümelisiniz. Çünkü herhangi bir basış anomalisi varsa yürüyüş sırasında eklemlere binen yük dağılımı eşit olmuyor. Bunun sonucunda da eklemlerin yaralanma riski artıyor.

Baton kullanmayı tercih edin. Yürüyüş esnasında dengenizi sağlayacağı gibi eforunuzu asgari %30-40 artıracaktır. Çift baton ile yürümek ve batonların boyunu doğru ayarlamak kaliteli bir yürüyüş yapmanızı sağlar. 30-35 yaşlardan itibaren deformasyona uğrayan dizlerimizi korumanın en önemli yolu baton kullanmaktan geçer. Doğa yürüyüşleri ayakkabıları artık çok başarılı üretiliyor, ayaklarımızı çok iyi koruyor, ancak bu kez bütün yük dizlere biniyor ve dizleri koruyan bir şey yok. Bu nedenle özellikle inişlerde doğru baton kullanmanın önemi artıyor. Düzenli çift batonu doğru bir şekilde kullanan sporcularımız daha uzun yıllar bu sporu yapmaya devam ettikleri gibi, kaliteli bir yaşlılığa da Merhaba diyorlar. Baton konusunda rehberlerimize danışırsanız doğru boyutu ve yürümeyi size gösterecektir.

Yaşınız yolun yarısını geçmiş ve bu sporu uzun yıllar yapmak istiyorsanız, dizlerinizi daha güçlü korumak için çift batonun yanı sıra Balenli ve Patellalı Dizlik de kullanmanızı öneriyoruz.

Doğaya saygı ile çıkıyoruz. Flora ve faunaya gerekli özeni gösteriyoruz. Kalabalık gruplar ile gezerken doğada Göz Hakkı diye bir şey olmaz. Hiçbir sahipli bahçe veya tarladan bir şey almıyoruz. Sadece doğada kendiliğinden yetişen Böğürtlen, Ahududu, Yaban Mersini, Kuzu Kulağı, Kekik gibi bitki ve meyvelerden az miktarda topluyor veya tadına bakıyoruz.

Yine doğal hayata zarar vermeyecek şekilde gürültü kirliliği oluşturmayacak sessizlikte yürüyoruz.

Doğa Yürüyüşlerimize ilk defa gelen tüm misafirlerin kolay parkur grubunda yürümelerini öneriyoruz. (Performansları çok iyi olsa dahi)

Her yürüyüş öncesinde; Doğada yapılan aktivitelerin hava şartları, parkur zorluk derecesi, bilgi yetersizliği ve tecrübe eksikliği gibi kişiye bağlı bir çok neden ile RİSK İÇERDİĞİ hususunu hatırlatıyoruz.

Yine her yürüyüş öncesinde; “YÜKSEK TANSİYON, KALP RAHATSIZLIKLARI, ASTIM GİBİ SOLUNUM RAHATSIZLIKLARI İLE ADALE/EKLEM ROMATİZMASI, EPİLEPSİ v.s. doğada tedavisi son derece güç olan hastalıklara sahip kişilerin doğa yürüyüşlerine kabul edilmeyeceği hususunu hatırlatıyoruz.

Doğaya çöp değil ayak izi bırakıyor ve fotoğraf alıyoruz.

Yürüyüşe katılanları rahatsız edici bağırışlar ve enerjimizi düşürecek dedikodular yerine doğanın doğal harmonisini dinlemek şehir stresini azaltmanın, ruhu dinlendirmenin ve pazartesi haftaya başlamanın en güzel yollarından biri. Biz bunu tercih ediyoruz. Kulaklıkla bile olsa, dinlediğimiz müziğin sesinin diğer katılımcılara ulaşabildiğini unutmamalıyız. Müziğin sesini kısmak onların da doğanın senfonisini saf ve temiz bir şekilde özümsemelerini sağlayacaktır.

İnsanların enerjisini ve kan dolaşımını artırmak, görme duyusunu ve diğer duyuları keskinleştirmek, kısacası yaşlanmayı durdurmak için kliniklerde ‘Dağ Havası Tedavisi’ uyguladıkları günümüzde; ARYKANDA DOĞA SPORLARI DERNEĞİ size yaşadığımız kentte her Pazar eşsiz güzelliklerden ve doğanın temiz havasından istifade fırsatını sunuyor.
Dilerseniz haydi hep birlikte sınırsız enerjiye..

 

Gore-tex aslında bir kumaş değil, her türlü kumaş, deri, vinil üzerine kaplanabilen çok ince bir çeşit membran yani kaplamadır. 1969 yılında Robert Gore tarafından icat edilmiştir ve o günden bugüne Gore-Tex’i geçebilen bir su geçirmezlik teknolojisi hala geliştirilememiştir. Her ne kadar farklı teknolojiler geliştirilmiş olsa bile, hiçbiri Gore-tex‘in başarısını yakalayamamıştır.

Gore-Tex kaplamanın her santimetre karesinde yaklaşık 1.4 milyar gözenek mevcuttur ve gözenekler su damlasından 20.000 kez daha küçüktür. Bu nedenele de içinden su geçişine izin vermezler. Ancak terle oluşan su buharının geçişine izin verir. Yani hem mutlak su geçirmezdir, hem de nefes alabilir. Su geçirmezlik özelliğini yıkama ile kaybetmez. (Ancak üzerinde oluşabilecek yırtık, delik gibi bir hasarla kaybeder.)

Ancak gene de bir tehlike vardır.

Gore-tex dış katmanların en dışında su itici teknoloji ile üretilmiş bir kumaş, altında Goro-tex kaplama, en altta da Goro-tex‘in delinmesini, yırtılmasını önleyen bir iç astar vardır. Su iticili en dış katman bu özelliğini yitirdiğinde su Goro-tex kaplama ile dış katman atasında sıkışır. aşağıya geçmez ancak gözenekleri kapatarak nefes alma özelliğini ortadan kaldırır. Bu takdirde terleyerek içerden ıslanırsınız. Ya da iç katman yırtılır, delinir. Goro-tex kaplamayı koruma özelliğini yitirir ve zamanla Gore-tex’te de delik yırtıklar oluşur. Bu kez buralardan su alır.

Kumaşlarda su geçirmezlik, temel olarak 2 türlü sağlanır.

1. Kumaş lifleri içerisine ve üzerine yağ asidi ya da mum gibi su itici maddeleri aplike ederek… Bu metodda kumaş kısmen nefes alabilir, ancak su geçirmezlik tam olarak sağlanmaz. Kumaş sadece suya karşı bir direnç kazanır. Kazandığı su geçirmezlik değeri ise mm. cinsinden su sütunu birimi ile ifade edilir. (2.000 mm. – 10.000 mm. gibi…) Burada belirtilen rakamların anlattığı şudur. Test 2,5 x 2,5 cm. taban alanına sahip iki ucu açık bir tüple yapılır. Tüpün tabanına test edilecek kumaş oturtulur ve tüpe su konmaya başlanır. Suyun tüpteki seviyesi arttıkça tabanda oluşan basınç artar ve kumaşın gözeneklerini zorlar. Kumaş, gözeneklerinden su sızdırmaya başladığı anda tüpteki su seviyesi ölçülür. Ölçülen değer, kumaşın su geçirmezlik değerini ortaya koyar. Yani 3000 mm dayanıklılığa sahip bir kumaş, 3000 mm. yani 3 m. yüksekliğinde su dolu bir tüpün tabanında oluşan basınca dayanıklı demektir. Bir fikir vermesi açısından, her 2.000 mm.lik su geçirmezlik değerinin, yaklaşık olarak 1 saat kesintisiz sağanak yağmura dayanıklı anlamına geldiği söylenebilir. (4.000 mm olan 2 saat, 10.000 mm. 5 saat gibi.) Bu kumaşlar belirtilen değerleri aşan yağmurda su geçirgen hale gelirler. Ayrıca yıkandıkça da su iticilik özelliklerini kaybederler.

Kumaşların nefes alabilirlik değerleri de bu birimle, ancak zaman dilimi verilerek ifade edilir. 10.000 mm./gün ya da 5.000 mm/saat gibi.. Bu da belirtilen zaman diliminde, o kadar mm. su basıncına denk gelen terin dışarı atılabileceği anlamını taşır.

İşte satın aldığınız su geçirmez outdoor kıyafetlerin çoğu, bu teknoloji ile üretilmiş kumaşlardan yapılır ve su geçirmezlikleri mm. su basıncı ile ifade edilir. Ancak bu değerin kullandıkça ve yıkandıkça değişeceğini, hatta bir müddet sonra hiç kalmayacağını bilmelisiniz. Bunu geciktirmenin yolu da, mümkün olduğunca az yıkamak, yıkayacağınız zaman da detarjan kullanmadan soğuk suda yıkamak ve yıkama sonrası su itici spreylerle bakımını yapmaktır.